27 Temmuz 2010

Bursa Acıbadem'de huzur!

Kaldığım oda çok konforlu. Hemşirelerim çok tatlı. Doktorum çok ilgili. Onca sıkıntıdan sonra çok şükür ediyorum böyle günler de gördüm. Acıbadem Hayat Sigortası sayesinde bu gibi acil durumlarda hiç ücret ödemiyoruz. Kadın doğum paketim sayesinde de Acıbadem Hastanesinde bedava doğuracağım.

Korkulu Anlar!

Annem ve teyzemle bebek şekerleri için malzeme arayışına girdik. Aradık aradık ve sonunda bulduk. Buzdolabı için kalem süslemek istiyordum. Zar zor koca eskişehir'de Esnaf Sarayının alt katında bir dükkanda şeker süsleme malzemeleri bulduk nihayet. Ama o günün akşamı birden sancılandım. Oldukça şiddetli sancılar nedeniyle  doktorum Mesut Taşkeli'yi aradım. kendisi en yakın hastanenin aciline gitmemi söyleyince Anneme yakın olan Zübeyde Hanım Kadın Doğum Hastanesi'ne gittik. Deli bir ebe beni azarlaya azarlaya muayne etti. Korkunçtu. Ağlaya ağlaya NST'ye bağladı ve düzenli ve yüksek sancılarım olduğunu, açılmamın da 2,5 cm olduğunu doğumun başladığını söyleyince şoka girdim. Henüz 33. haftadaydım ve premature bir bebek annesi olmayı hiç düşünmemişti. Hazırlıksızdım. 

Hastanedeki nöbetçi olan doktor şansıma Mine İnan'dı. ancak o bir operasyonda olduğu için o sancılarla sivri sinek dolu bir odada beklemek zorunda kaldım. Mine hanım çok tatlı ve yumuşaktı. Benim yatmam gerektiğini ve bebek için ciğer geliştirici iğneler yapılması gerektiğini ayrıca da geciktirmek için 33 saatlik bir  ilacı damardan serum içinde almam gerekiyordu. 5 kişilik bir odaya çıkarıldım. Kadınların hepsi yurdum insanıydı. Bir tanesi kendi iteğiyle evinin rahatını bırakıp doktor kontrolünde olmak istediği iin yatıyordu ve şok oldum. Kız daha 1 yaşındaydı ama 35 gösteriyordu. aynı şekilde 22 yaşında olduğunu duyunca dibim düşen bir kadın daha vardı ki kadına 2 kere abla dedim :D sonra yaşımı duyunca odanın 2. en yaşlısı olduğum için abla denen ben oldum :)

Oda sivri sinek kaynıyordu. Evren bana eşyalarımı getirdiğinde yanında esenmat da getirmiş sağolsun bir nebze içim rahat etti. Ama vızırtılar sürekli kulağımdaydı. Nasıl olur ya yeni doğan ünitesinde sivrisineklerin varlığını nasıl engelleyemezler. Korkunç geldi. Burada bebeğini doğuranlar tamamen şans eseri sağlıklı bebek doğurup bebeklerine mikrop bulaşmadan evlerine gidiyor sanki. 

Saat 12'yi geçmişti ve odadakiler hala anlamadığım konulardan konuşuyor, televizyonda saçma sapan bir şey izliyorlardı. Sesi de sonuna kadar açıktı. Eh dedim içimden madem geceyi burada geçireceğim bari geçimli olayım. Muhabbetlerine katıldıkça kadınların hepsiyle aramızda uçurumlar olduğunu farketmem 2 dakikamı aldı.  Hiç biri hamilelikle ilgli bir kitap ya da dergi okumuyordu. İnternetten bile araştırmadıklarını kanıtladılar. Ayrıca da hepsinin iç karartıcı batıl inançları vardı. Saçlarımı kestirdiğim için biri 17 dakika süren bir vaaz verdi. Nefret ettim odadan ama dedim içimden onlar da anne olacak ve saygılı olmam lazım. Katlanmalıyım. Neyse ilerleyen saatlerde biri sızdı ve horlamaya başladı. Uykum hiç yok, okuduğum kitaptan hiç bir şey anlamıyordum. Ben de PSP açtım SUDOKU oynamak için.  O beni biraz oyaladı. Saat 2'yi geçerken inanılmaz bir kalp çarpıntısı başladı bende. Odadakiler yavaş yavaş kıçlarını dönüp uyumaya başladılar ama benim kalbim resmen kulaklarımda atıyordu. Sanırım burada hakkın rahmetine kavuşacağım dedim içimden. Gelen giden bir hemşire de yok derdimi anlatayım...

Yaklaşık 2 saat çektiğim işkeceden sonra dayanamadım 4 gibi ayağa kalktım. Serumumla ayaklarım titreye titreye koridora çıktım hemşire aradım kimse yok! Hiç birini bulamıyorum. O sırada yan odada doğum yapmış bir sürü kadın, bebeklerini emzirdikleri için odalarının ışığı yanıyordu. Girdim selam verdim, hayırlı olsun dedim. Kadınlar hep asık suratlı bezmiş gibiler, içimden geçirdim ya eşleri yanlarında değil çok üzücü :(   Ben burada doğurmak istemiyorum, bebeğime kavuştuğum ilk anlarda Evren'den ayrı kalmak istemiyorum, dedim içimden. 

O gece hayatımın en korkunç gecesiydi. Gözümden uyku akıyor ama yatak çok rahatsız, içeride sivrisinekler huzurumu kaçırıyor, kadının biri çok fena horluyor, çarşafın altındaki muşambanın kıvrılmış bir yeri ve kalçama batıyor, düzeltemiyorum da, bunlar yetmezmiş gibi taşikardi oldum! Ben 33 haftalık hamileyim ve bunların hepsini bir gece yaşamak çok ağır!

Sabah doktor visitesinde derdimi anlattım ve aldığım cevap çok gecikmiş bir bilgilendirmeydi. Bana verdikleri ilacın yan etkisi taşikardiymiş!!! Teşekkürler ya bilgi verdiğiniz için!

Hemen Evreni aradım! Beni çıkar buradan dedim. Hiç umrumda değil ne olacağı ama ben bu hastanede bebeğimi doğuramam. Prematüre bakım ünitesi olmadığından bebeğimi başka bir yere sevk edecekler ve ben yanında olamayacağım! Çok ağladım bunları düşündükçe ve Evren bei hastaneden çıkarıp eve getirdi ve ben hızlıca bir duş alıp bebek eşyalarıyla kendi eşyalarımı hızlıca hazırlayıp Bursa Acıbadem astanesine yola çıktık. biraz riskliydi çünkü doğurmak üzereymişim gece. Ne olursa olsun göze aldım dün geceden daha beteri olamaz! 

Sonunda Bursa'ya vardık ve ben çok mutluyum! Huzur burada! Hasta bakıcılar kesinlikle insan gibi davranıyor. Doktorum Şahin Zeteroğlu çok güvenilir ve iyi bir doktor. Onun gözetiminde gözlerimi rahat rahat yumabiliyorum... Tabi hemşirelerim de olağan üstüler! Hepsi işini çok iyi yapan tatlı insanlar!

20 Temmuz 2010

8. Ay



Doğuma 1,5 ay kaldı ve fiziğim beni çok eğlendiriyor :) Hastane çantası hazırlamam lazım. Bebeğimin eşyalarını yavaş yavaş tamamlamaya başladım. Abimin gönderdiği güzel hediyeler var, çok şirin tulumlar ve bodyler. Oyuncakları bile var oğlumun artık :)




Oyuncaklar ve ıvır zıvır :)

Vika'nın ördüğü müthiş çift taraflı hırka. 

14 Temmuz 2010

Yan Dikizden Yansıyanlar :P

Yolculuk sırasında bazen öyle anlar oluyor ki keşke elimde daha kaliteli bir makina olsaydı da gördüğümü ayne yansıtabilseydim diyorum. Uyduruk da olsa böyle şeyler çıkıyor ortaya...
Fotoların hepsi 110km hızla giderken sağ yan dikiz aynasından çekilmiştir :)





12 Temmuz 2010

MilkShake ve Huzur

Hayatta öyle bir an geliyor ki miniminnacık bir şey tüm günü belki haftayı kurtarabiliyor. Benim günümü bu gün ÇİLEKLİ MILKSHAKE kurtardı!  Evrenle üşenmedik çıktık ve evimize normal bir insanın adımlarıyla 10 dakikada yürünecek ancak benim adımlarımla 1 saatten fazla sürecek mesafedeki Migrosun altında yer alan Burger King'e gittik, arabayla :)

PLAY THE GAME!

9 Temmuz 2010

Kahvaltı Keyfi

Bu sabah Annem, Pınar ve kardeşi Deniz ile birlikte KültürPark'ta güzel bir kahvaltı ettik. Pınarla aramızda 1,5 ay var. Onun da bir kızı olacak :)


Bu fotografın aynısını kucağımızda minilerimizle de tekrarlamak dileğiyle :)